19 Ekim 2008 Pazar

Stüdyo tipi bir evde yaşıyorsanız.

Küçük ve dar alanların yerleşimi her zaman için daha fazla özen gerektirir. Pratik ve işlevsel fikirler geliştirmek, aradığınız şeyleri yerli yerinde bulmak ve düzeni daima korumak için birkaç yaratıcı ipucu size ışık tutabilir.

DAR BİR ALANINIZ VARSA...

Stüdyo tipi bir evde yaşıyorsanız ve yaşam alanınızın bir köşesi aynı zamanda yatak odanızsa, dört kenarı dikmeli bir yatak tam size göre. Dikmelerine şık perdeler asarak uyku ve dinlenme alanınızı dilediğiniz gibi ayırabilirsiniz. Ayrıca perdelerini kapatarak yatak bölümünü oturma alanından kolayca gizleyebilirsiniz. Açık renkte perdeler mekanı daha ferah gösterir.

GİZLİ GARDIROP

Yatağınızın arkasında oluşturacağınız 210 cm yüksekliğinde bir niş dolap, ihtiyacınız için uygun olabilir. Ayrıca yatak perdesini kapattığınızda bu bölümü gizleyebilirsiniz. Yatağınızla duvar arasında bırakacağınız 50-60 cm'lik mesafe bunu için yeterli. Sağda ya da solda kullacağınız hareketli bir panel, dolaba ulaşmayı kolaylaştırabilir.


ÇOK İŞLEVLİ LAMBA


Dar alanlarda çok fazla ve büyük aydınlatmalar yerine daha işlevsel ve pratik aydınlatmalar tercih edilmeli. Örneğin yükseklik ayarlı bir okuma lambasını gerektiğinde başucu aydınlatması ve gerektiğinde de oturma bölümünüzde kullanabilirsiniz. Bu tarz bir aydınlatma seçtiyseniz ampulün fazla kuvvetli olmamasına dikkat etmelisiniz.


ÇAMAŞIRLAR VE AYAKKABILAR NEREDE?


Havlu ve nevresim takımlarınız için yatak altına kaydırılabilen tekerlekli çekmece ve kutular işinize yarayabilir. Ancak bunların kapaklı olanlarından tercih ederseniz eşyanızı temiz tutmuş olursunuz. Ayakkabılarınız için kapaklı ayakkabı kutularını kullanabilirsiniz. Özellikle çizme kutularına birden fazla ayakkabı sığabiliyor. Tüm kutularınız aynı renk olursa daha dekoratif durabilir.



YERDEN TAVANA HER ŞEY AÇIKTA




Duvarlara asacağınız açık raf üniteleri kitap, dergi, kutu ve aksesuarlarınız için en uygun çözüm. Montajı kolay olanlarından seçerseniz zaman içinde ihtiyaçlarınıza göre yerlerini siz de değiştirebilir ya da ilave rafları kendiniz de asabilirsiniz. Raflarınızı daha verimli kullanmak için raf bölücüler ve dosyalıklar kullanırsanız dağınıklığı da önlersiniz.



AÇIK RENK MOBİLYALAR

Dar ve kısıtlı alanlarınıza mobilya seçerken açık renklere yönelirseniz daha ferah ve aydınlık bir ortam yaratırsınız. Tavandan yere kadar dolap yerine sadece alt dolaplar kullanarak hareket alanınızı genişletebilirsiniz. Dolap üstünü aksesuar ve dekoratif süsleriniz için kullanabilirsiniz. Aksesuar seçimleriniz küçük ve sade olursa gözünüzü yormaz.

KULLANIŞLI VE RAHAT

Oturma bölümünüz için kolçaksız ve kılıflı koltuklar seçerseniz dar alanlarda hareket etmeniz ve kılıflarını dilediğiniz gibi değiştirmeniz kolaylaşır. Ancak kanepeniz için renk tercihiniz açık tonlardan yana olmalı. Dilerseniz bol renkli ya da sadece siyah ve beyaz dekoratif yastıklarla süsleyebilirsiniz.

Yatağınızdaki görünmeyen tehlikeler....

Yatağınızdaki görünmeyen tehlikeler....



Çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük olan bu canlılar sıcak nemli ortamlarda yaşıyor ve ölü cilt hücrelerini yiyerek besleniyor. Ne kadar korkutucu değil mi?



Mevsimsel alerjinin gündeme geldiği bu günlerde ev akarlarına bağlı alerjileri de atlamamak gerekiyor. Akarların salgıladığı maddeler tozla karışınca havaya yayılabiliyor. Sonuç yine-aynı saman nezlesinde olduğu gibi- hapşırma, burun akıntısı, sulu ve yanan gözler, burun tıkanıklığı, göz altı morlukları, öksürük gibi yorucu ve bezdirici şikayetler oluyor. Peki yatağınızda huzurlu ve akarsız bir uyku uyumak istiyorsanız ne yapacaksınız?

Aşağıdaki öneriler akarlardan kurtulmak isteyenlere:

ŞİLTENİZİ NAYLONLA KAPLAYIN

İşe öncelikle yatak çarşaflarınızı, yastık kılıflarınızı haftada en az bir kere sıcak suyla yıkayarak başlayın.
Şiltenizin üzerini plastik bir kılıf ve koruyucu bir örtü ile kaplayın.
Anti-allerjik yatak takımlarından da faydalanabilirsiniz.
Halılarınızı kaldırmanız doğru olacaktır. Halı kullanacaksanız yıkanabilen, kısa tüylü olanlarını tercih etmeniz ve filtreli bir elektrikli süpürgeyle bunları haftada bir temizlemeniz gerekiyor.
Giysilerinizi de mutlaka elbise dolabında saklayın.
Yıkanabilir perdelerden ve kolay temizlenebilen mobilyalardan vazgeçmeyin.
Kitap ve biblolar gibi kolay toz tutabilen eşyaları kapaklı dolaplarda muhafaza edin.
Çocuğunuzun içi doldurulmuş oyuncaklarını sıcak suyla yıkamayı alışkanlık haline getirin.
Evcil hayvanınız varsa yatak odanıza girmesine kesinlikle müsaade etmeyin.
Bütün bu önlemler akar alerjilerinizin hafiflemesine yetmiyorsa o zaman doktorunuzun önerisiyle alerji ilaçlarından de yardım alabilirsiniz.
Saman nezlesinde kullanılan ve sellülöz tozu içen burun spreylerinin akar alerjilerine de iyi geldiğini bilmenizde fayda var.


ALLERJİ SPREYLERİNİ NASIL KULLANACAKSINIZ?

Burun spreyleri alerjilerde sık kullanılan bir tedavi seçeneği. Reçetesiz satılan burun spreylerinin bir süre sonra neden etkisini yitirdiği pek çok kişi tarafından merak ediliyor. Hatta bu spreylerin alışkanlık yaptığını düşünenlerin sayısı da oldukça fazla. Bu spreyler alışkanlık yapmıyor fakat zamanla etkilerini kaybedebiliyor.

Burun damarlarını daraltarak etki eden spreyler aslında son derece rahatlatıcı. Ancak birkaç gün kullandığınızda burnunuzun içini kaplayan tabaka bu spreylere karşı direnç geliştirebiliyor. Bu da daha çok sprey kullanmanız anlamına geliyor. Hatta bu spreyleri bırakanlarda burun damarları aniden genişlediği için şikayetler de bir anda artabiliyor. Bu durumu bağımlılık veya alışkanlıkla karıştırmayın.

Sadece burun spreyinizi kullanmaya birkaç gün ara verin ve burun tıkanıklığınızı giderecek diğer tedavi seçenekleri için doktorunuza danışın. Unutmayın bu spreyleri günde sadece 3-4 sefer kullanmanız direnç geliştirmenizi engelleyecektir.

Dr. Ece Hattat

10 Ekim 2008 Cuma

GÖRÜNMEZ ÇOCUKLAR

GÖRÜNMEZ ÇOCUKLAR



Hep gölgelerin kıpırdandığı kuytuluklarda,

Hep kaçar göçer adımlarda,

Hep kirli,ürkek yüzlerde,

Hep vahşi,arsız,masum gözbebeklerinde,

Görünmez çocuklar!


Kimimize göre sokak kedisi,

Kimimize göre potansiyel suçlu,

Kimimize göre kendi çocuğumuza tehlike,

Kimimize göre değersiz paçavra

Görünmez çocuklar!

İnsan yerine koymadığımız,


Gelecek vaad edemediğimiz değil etmediğimiz,

Kirli bir gecenin temiz tohumları

Görünmez çocuklar!

Bazen bir okulun kapısı önünde

Doğduğundan beri hep kirli yüzüyle,

Annelerinin ellerini sımsıkı tutmuş,

Görünen çocuklarımızı izleyen

Görünmez çocuklar!

Gündüzün itilip,kakılmanın,

Sövgülerle kovulmanın,

Gecenin karanlığında,sapık ruhların,oyuncağı

Görünmez çocuklar!

Otobüs durağında gördüğü pizzacı reklamında,

Dumanı üzerinde ne adını,nede tadını bildiği,

O,bir dilim yiyeceği,

Bir gün çöpte bulmanın hayalini kuran,

Görünmez çocuklar!

Trafiğin en kalabalık yerinde,

Arabalara musallat oluyor diye,

Hepimizin sövgü ve öfkesinden beslenen,

Görünmez çocuklar!

Görmezden geldiğimizde
,
Yok olduklarını düşündüğümüz,

Her çocuğun bir evi,

Mutlu bir hayatı var saydığımız,

Bencilliğimizin yansıması,

Görünmez çocuklar!

Varsıl bedenlerimizin,

Yoksun gölgeleri;

Ayıbımızı her gün yüzümüze vuracağınıza,

Toplayalım atalım bir dağ başına,

Yada tıkalım bir toplama kampına sizi

Görünmez çocuklar!

ERDEM SİZİN olsun,AFFEDİN BİZİ,

GÜZELİM ÇOCUKLAR!!!

Nisan 2008 H.Yıldırım...

(bu şiirin her hakkı eser sahibinin kendisine ait olup,kopyalanamaz ve 'Kadının sesi.com'sitesinden başka her hangi bir yayında kendisinden izinsiz yayınlanamaz)

Değerli arkadaşlarım,yukarıdaki bu ibare belki size biraz küstahlık gibi gelebilir bilemiyorum,fakat bir kez daha şiirlerimin başkası tarafından sahiplenilip ufak bir iki değişiklikle kendi kitaplarında basılmasını engellemek için yazılmış bir yazıdır ve kanuni hakkımdır.Bu açıdan değerlendireceğinize inanıyor ve bana hak vereceğinizi düşünüyorum.........Teşekkürlerimle..........H.Yıldırım.///
...................................................................................

4 Ekim 2008 Cumartesi

Günün Menüsü


GÜNÜN MENÜSÜ:))))MAKBULE



malzemeler:½kg.kuşbaşı et3 adet patates2 su bardağı pirinç1 yemek kaşığı dolusu tereyağ3 su bardağı et suyutuzHazırlanışı:Düdüklü tencereye eti ve 3 su bardağı suyu koyarak haşladım.Patatesleri yuvarlak doğrayıp kızartttım.pirinçleri ılık tuzlu suda 10 dakika beklettim.haşlanan etleri tencerenin dibine yerleştirdim,patatesleri tencerenin yantarafına dizdim.pirincin suyunu süzerek etlerin üzerine yavaşça yaydım.etleri haşladığım 3 su bardağı suya tuz ekleyip,karıştırdım ve yavaş syavaş pirinçlerin üzerine gezdirdim.tencerenin ortasına tereyağı koydum ve kapağını kapattım.kaynayana kadar harlı ateşte,kaynadıktan onrada kısık ateşte pişirdim.altını kapattıktan sonra 30 dakika kadar dinlendirin.Afiyet olsun.
Tarifimizin sahibi

30 Eylül 2008 Salı

Yazar ve şairlerimiz

Bu başlık altında istedimki sizlerle coktan aramızdan kaybolan nadide şair ve yazarlarımızı paylasalım.Her hafta başı gazetemiz yenilenicektir.

Bu haftaki konuğumuz sizlerinde cok yakından tanımış olduğu NAZIM HİKMET RAN


Selanik'de doğmuştur (1902). İlköğrenimini İstanbul'da Göztepe Taşmektep, Galatasaray Lisesi ilk bölümü (1914), Nişantaşı Numune Mektebi'nde tamamlamış, orta öğrenimi ise, daha 12 yaşında iken yazdığı "Bir Bahriyelinin Ağzından" adlı bir şiirini dinleyip çok beğenen Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın öğüdü üzerine geçtiği Heybeliada Bahriye Mektebi'nda yapmıştır (1918). Nazım Hikmet Bahriye'yi bitirdikten sonra Hamidiye Kruvazörü'ne stajyer güverte subayı olarak verilmiş, bir gece nöbetinde üşütüp zatülcemp olmuş (1919), sağlığını kazanamayınca askerlikten çürüğe çıkarılmıştır (1920). Askerlikten ayrıldıktan sonra, İstanbul'un işgaline çok üzülen Nâzım Hikmet Millî Mücadele'ye katılmak üzere Anadolu'ya geçmiş, Bolu Lisesi'nde kısa bir süre öğretmenlik yapmıştır (1921). Rus devrimiyle ilgilenen şair, bir süre sonra Batum'dan Moskova'ya gitmiş ve Doğu Üniversitesi'nde ekonomi ve toplumbilim okumuştur (1922-1924). Yurda dönüşünden sonra Aydınlık dergisine katılmış, burada çıkan şiirlerinden ötürü hakkında "gıyaben" mahkumiyet kararı verildiğine öğrenince yeniden Rusya'ya geçmiş, af çıkması üzerine Türkiye'ye dönmüş ve bir süre Hopa cezaevinde tutuklu kalmıştır (1928). Nâzım Hikmet daha sonra İstanbul'a yerleşmiş, çeşitli gazete ve dergilerle film stüdyolarında çalışmış, ilk şiir kitaplarını çıkarmış ve oyunlarını yazmıştır (1928-1932). Bir ara yine tutuklanmış, Cumhuriyet'in 10. yılı dolayısıyla çıkarılan af yasası ile özgürlüğüne kavuşmuştur. Akşam Son Posta, Tan gazetelerinde Orhan Selim takma adıyla fıkra yazarlığı ve başyazarlık yapmıştır (1933). Kara Harp Okulu öğrencileri arasında propaganda yaptığı iddiasıyla yargılanmış, Harp Okulu Askeri Mahkemesi'nce 15 yıl, ardından Donanma içinde faaliyette bulunduğu iddiasıyla da Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nce 20 yıl olmak üzere toplam 35 yıl hapis cezasına çarptırılmış, cezası Türk Ceza Kanunu'nun 68 ve 77 maddeleri uyarınca 28 yıl dört aya indirilmiştir (1938). Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden sonra çıkarılan af yasası (1950) kapsamına alınması için aydınlar tarafından açılan büyük bir kampanyanın ardından, hukukçular yasal yollara başvurmuş, bu arada Nâzım Hikmet'de hapishanede açlık grevine başlamıştır. Sonunda Nâzım Hikmet'in geri kalan cezası affedilmiş ve şair 13 yıl hapislikten sonra özgürlüğüne kavuşmuştur. Serbest bırakıldıktan sonra iş bulamayan, kitap çıkaramayan şair için bu kez askerlik kararı alınmış, 50 yaşında ve hasta olan Nâzım Hikmet çok zor durumda kalmıştır. Öldürülmekten korkan şair, kendisine hayran olan Refik Erduran (sonranın ünlü oyun yazarı ve gazetecisi)'ın önerisini kabul etmiş, onun yardımıyla bir motorla Karadeniz'de seyreden Romanya bandıralı bir gemiye binerek Türkiye'den ayrılmıştır.Nâzım Hikmet, Moskova'da ölmüştür. (3 Haziran 1963). Edebi kişiliğiNâzım Hikmet, hece vezniyle yazdığı ilk şiirlerini Yeni Mecmua, İnci, Ümit ve Celal Sahir (Erozan)'ın çıkardığı Birinci Kitap, İkinci Kitap vb. dergilerinde yayımlamıştır. "Bir Dakika" adlı şiiriyle Alemdar gazetesinin açtığı yarışmada birincilik kazanmıştır (1920). Daha sonra Aydınlık, Resimli Ay, Hareket, Resimli Herşey, Her Ay gibi dergilerde yazan Nâzım Hikmet cezaevine girdikten sonra yıllarca yayın yapamamıştır. Ancak, 1940'lı yıllarda, Yeni Edebiyat, Ses, Gün, Yürüyüş, Yığın, Baştan, Barış gibi toplumcu dergilerde İbrahim Sabri, Mazhar Lütfi takma adlarıyla ya da imzasız olarak bazı şiirleri çıkmıştır. Kuvâyı Milliye Destanı İzmir'de Havadis gazetesinde tefrika edilmiştir (1949). Destanı Yön dergisi yayınlayarak (1965) Nâzım Hikmet'i yeniden okurlara ulaştırmış, şairin eserine konan çemberi kırmıştır.Eserleri Şiir835 Satır (1929), Jokond ile Si-Ya-U (1929), Varan 3 (1930), 1+1=1 (1930-Nail V. ile), Sesini Kaybeden Şehir (1931), Benerci Kendini Niçin Öldürdü (1932), Gece Gelen Telgraf (1932), Taranta Babu'ya Mektuplar (1935), Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı (1936), Kurtuluş Savaşı Destanı (1965), Saat 21-22 Şiirleri (1965-Bas. Haz. M.Fuat), Memleketimden İnsan Manzaraları (1966-1967-Bas. Haz. M.Fuat, 5 Cilt), Rubailer (1966-Bas. Haz. M. Fuat), Dört Hapishaneden (1966-Bas. Haz. M.Fuat), Yeni Şiirler (1966-Bas. Haz. Dost Yayınevi), Son Şiirleri (Bas. Haz. Habora Kitabevi), Tüm Eserleri (1980-Bas. Haz. A. Bezirci, 8 Cilt).
 

PEMBE SAYFALAR | Desenvolvido por EMPORIUM DIGITAL